İçeriğe geç

Nur i Didem ne demek ?

Nur-i Didem Ne Demek? Işığın ve Görüşün Felsefi Yolculuğu

Bir Filozofun Bakışıyla Başlamak

Bir filozof için her kelime, varlığın içinden süzülen bir anlam damlasıdır. “Nur-i Didem” ifadesi, tam da bu derinliğe çağırır bizi. Sözlük anlamıyla “gözümün nuru” veya “gözümün ışığı” demek olan bu söz, yalnızca bir sevgi hitabı değildir; aynı zamanda görmenin, bilmenin ve var olmanın özünü taşıyan kadim bir metafordur. Felsefi açıdan baktığımızda, “nur” (ışık) ve “dide” (göz) birlikteliği, insanın hem dış dünyayı hem de iç hakikati nasıl kavradığını anlamamız için eşsiz bir anahtar sunar.

Epistemolojik Perspektif: Görmek Bilmek midir?

Epistemoloji yani bilgi felsefesi, yüzyıllardır şu soruyla uğraşır: “Bilmek görmek midir, yoksa görmek yanılsama mıdır?” Nur-i Didem bu tartışmanın kalbinde yer alır. Çünkü “nur”, yalnızca görmeyi sağlayan fiziksel bir ışık değildir; aynı zamanda bilincin aydınlığı, hakikatin görünür hale gelişidir.

Platon’un mağara alegorisini hatırlayalım: Mağaradaki insan, gölgeleri gerçeğin kendisi sanır, ta ki ışığı –yani “nuru”– görünceye kadar. O an, bilginin doğuş anıdır. “Nur-i Didem” ifadesinde geçen “gözümün nuru” da, bilginin gözde parlayışını anlatır. Göz, salt fiziksel bir organ olmaktan çıkar; bilincin dış dünyaya açılan penceresi olur.

Bu noktada şu soru doğar: Eğer ışık bilgiyse, o zaman karanlık nedir? Cehalet mi, yoksa hakikatin bir parçası mı? “Nur-i Didem” bizi bilginin dualitesine —aydınlıkla gölgenin iç içe geçtiği o ince çizgiye— götürür.

Ontolojik Perspektif: Varlığın Işığı

Ontoloji, yani varlık felsefesi, “nur” kavramını bir varoluş ilkesi olarak ele alır. İslam felsefesinde Nur, Tanrı’nın varlığa tecellisidir. “Nur-i Didem” bu anlamda yalnızca sevginin değil, varoluşun da ifadesidir. Çünkü bir varlığı “gözünün nuru” olarak nitelemek, onu kendi varlığının anlamıyla özdeşleştirmektir.

Sühreverdi’nin “İşrak Felsefesi” (Işık Felsefesi) tam da bu noktada devreye girer. Ona göre varlık, dereceler halinde parlayan bir ışıktır. En yüksek nur, Tanrı’nın nurudur; insanın gözünde parlayan ışık ise bu ilahi nurun yansımasıdır. Bu bakışla “Nur-i Didem”, Tanrı’nın nurunun insanda, hatta sevgide tecelli etmesidir.

Peki o halde şu soruyu sormak gerekir: Eğer her varlık Tanrı’nın nurundan bir iz taşıyorsa, neden bazı gözlerde bu ışık sönük, bazılarında parıltılıdır? “Nur-i Didem” bu farkı sevgiyle açıklayan bir dildir: Çünkü sevgi, varlığı parlatan ışıktır.

Etik Perspektif: Sevgideki Işığın Ahlakı

Etik, yani ahlak felsefesi açısından “Nur-i Didem” bir değeri, bir eylem biçimini anlatır: sevgiyle var etmek. Birine “gözümün nuru” demek, onu sadece görmek değil, aynı zamanda onun için iyi dilemek, onun varlığını korumaktır.

Immanuel Kant’ın ahlak anlayışında, insan asla bir araç değil, her zaman bir amaçtır. “Nur-i Didem” tam da bu özdeyişin duygusal bir karşılığı gibidir. Çünkü birini “gözünün nuru” olarak görmek, onu araçsallaştırmadan, içsel bir değer olarak kabul etmektir.

Bu noktada şu soruyla baş başa kalırız: Sevgi bir ışık mıdır, yoksa bir aynadır? Işık, kendi varlığını gösterir; ayna ise başkasını. Belki de “Nur-i Didem” her ikisidir — hem kendini aydınlatan bir bilinç hem de başkasında varlığını bulan bir nur.

Sonuç: Gözdeki Işık, Kalpteki Hakikat

Sonuçta “Nur-i Didem”, bir sevgiden fazlasını anlatır; o, insanın varlıkla, bilgiyle ve ahlakla kurduğu bağın dilsel bir simgesidir. Gözdeki nur, kalpteki hakikatin parıltısıdır.

Felsefi olarak bu ifade, üç boyutta yankılanır:

1. Epistemolojik olarak — bilginin ışığıdır.

2. Ontolojik olarak — varlığın tezahürüdür.

3. Etik olarak — sevgideki iyilik halidir.

O halde insan, “Nur-i Didem” derken aslında şunu demektedir: “Sende kendi varlığımın ışığını görüyorum.”

Ve belki de asıl soru şudur: Biz, başkasının gözünde hâlâ bir “nur” olabiliyor muyuz? Yoksa çağımızın yapay ışıkları, kalbimizin hakiki parıltısını çoktan gölgeledi mi?

6 Yorum

  1. Delikanlı Delikanlı

    Didem ismi, Türkçe kökenli olup “gözüm gibi sevdiğim, sevgilim” anlamına gelir. Bu isim, sevgi, değer verme ve bağlılık ile ilişkilendirilir. Didem ismi, genellikle sevgi dolu, değer veren ve sadık kişileri ifade eder. Nûr-ı ayn (çeşm, dîde): Çok sevgili kimse : Ol şeh ü sultân-ı cümle enbiyâ / Nûr-ı çeşm-i evliyâ vü asfiyâ (Süleyman Çelebi).

    • admin admin

      Delikanlı!

      Her ayrıntıda aynı fikirde değilim, fakat teşekkür ederim.

  2. Harun Harun

    “ Aşkımın çiğ tanesi ” de mesela … 🩶 31 Tem 2025 O’na, Osmanlıca; Şebnem-i Aşkım “Aşkımın çiğ tanesi” de mesela …

    • admin admin

      Harun!

      Sağladığınız fikirler, çalışmamın yönünü daha doğru bir şekilde çizmemi sağladı.

  3. Can Can

    Yani diyorki ” Felek öyle bir büyü yaptıki, gözlerim ondan başkasını görmez oldu. Gözlerimden akanin gözyaşı olduğunu sanmayin, kan damlıyor gözlerimden . 8 Nis 2023 Yavuz Sultan Selimin mısır seferi sırasında yaşadığı bir … Yani diyorki ” Felek öyle bir büyü yaptıki, gözlerim ondan başkasını görmez oldu. Gözlerimden akanin gözyaşı olduğunu sanmayin, kan damlıyor gözlerimden .

    • admin admin

      Can! Saygıdeğer katkınız, yazının bilimsel niteliğini artırdı ve akademik değerini yükseltti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet yeni girişvdcasino sorunsuz girişilbet giriş adresiwww.betexper.xyz/splash